4 Temmuz 2009 Cumartesi

Ulusalcı Bir Sosyalist: Nurettin Topçu

Son yıllarda, küreselleşme karşıtı karma sol hareketin içinde, yerli ve özgürlükçü sosyalizm arayışları, teknoloji ve endüstri karşıtlığı ve çevrecilik önemli tartışma konuları olmuştur. Küresel kapitalizmin insanlığın beşte dördü için yarattığı sefalet, dünya çapında sanayileşmenin sebep olduğu ekolojik felaketler, Marksçı solda bile endüstri ve kapitalizmle ilgili bazı paradigmaların sorgulanmasına sebep olmuştur: Örneğin, kapitalizm ve sanayileşmenin, insanlık tarihinin mutlaka geçilmesi gereken mertebeleri olarak kabul edilmesindense, daha insanî, eşitlikçi ve dayanışmacı bir topluma giden yolun klasik Marksçı gelişim şemasının dışında aranması gerektiği konusunda düşünceler üretilmiştir.

Aslında bu fikirlerin tohumları çok eskiden atılmıştır. Friedrich Engels bile, 1845 yılında yayımladığı İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’nda sanayileşme öncesi İngiltere’de işçilerin, endüstri devrinde yaşadıklarıyla karşılaştırıldığında daha insanî bir yaşantı sürdürdüklerini ima etmektedir:
“Böylelikle işçiler oldukça rahat bir yaşantı sürdürüyorlar, tam bir dindarlık ve dürüstlükle, huzur içinde yaşıyorlardı; maddi durumları da kendilerinden sonra gelenlerden çok daha iyiydi. Ölesiye çalışmaya ihtiyaçları yoktu. İstedikleri kadar çalışıyorlar ve yine de gerekeni kazanıyorlardı. Bahçede ve tarlada kendileri için bir eğlence olan sağlıklı bir iş yapabilmek için boş vakitleri vardı. Komşularının eğlencelerine ve oyunlarına da katılabiliyorlardı. Bütün bu oyunlar – bowling, kriket, futbol, vs. – onların fiziksel sağlıklarına ve kuvvetli olmalarına katkıda bulunuyordu. Çoğunlukla güçlü, sağlam yapılı insanlardı. Sekiz on iki saatlık iş, onlar için sözkonusu değildi.”1

Bu tartışmalar bağlamında Nurettin Topçu’nun yerli sosyalizm arayışı ve çevreciliği, belki de, hiçbir zaman bu kadar güncel olmamıştır. Ancak Nurettin Topçu Sosyalist olduğu kadar da Milliyetçi ve Irkçıydı: Yazılarında yer yer sezilen yabancı düşmanlığı ve kendisinin tasavvur ettiği yerli sosyalizme eşlik eden nasyonal-sosyalizmin Hitlerci yorumuna açıkça ifade edilen bir hayranlık.
Avrupa tarihinde, faşizan hareketlerin çoğu, Kapitalizm karşıtlığını, çoğu zaman yabancı düşmanlığı hatta ırkçılıkla sonuçlanan kültürel özcülüğü ile doğa severliğini birleştirmişlerdir.

Bugüne kadar Topçu’nun düşüncesini kavramsallaştırmak için iki önemli kavram ortaya atılmıştır. Biri, Türk Sağının Üç Hali adlı eserinde Tanıl Bora’nın öne sürdüğü “muhafazakâr devrim”2, diğeri ise Süleyman Seyfi Öğün’ün kullandığı “üçüncü dünyacı popülizm”.3
Bu iki kavramdan birincisi Avrupa fikirler tarihinden, aslında 1920’li yılların Almanyası’ndan alınmışken, diğeri Batı’nın emperyalizmine karşı direnişe vurgu yapmaktadır.
Yine de bu kavramların çizdiği çerçevede “Hangi Nurettin Topçu?” sorusu sorulabilir. Nurettin Topçu hem bir sosyalist ve anti-emperyalisttir hem de hem de faşist bir fikir adamıdır